Boyun ağrısı Boyun omurgası patolojilerinde ağrı boyundan başa, sırta, göğse, kollara yayılabilir. Bazen kalp üzerinde veya sırtta kalp krizi kuşkusu uyandıracak ağrı olabilir.
Boyun ağrısına çoğu kez tutukluk, uyuşma, karıncalanma, bulanık görme, kulak çınlaması, denge bozukluğu, baş dönmesi, çarpıntı gibi semptomlar eşlik eder. Tutukluk uzun süreli ise sebebi iltihaplı bir romatizmadır. Uyuşma, karıncalanma şeklindeki yakınmalar sinir kökü sıkışmasının göstergesidir. Boyun hareketleriyle ortaya çıkan bulanık görme, kulak çınlaması, baş dönmesi, denge bozukluğu, çarpıntı, bulantı boyun patolojilerinde seyrek rastlanan semptomlardır.
Erişkin insanların yaklaşık %10’u hayatlarının bir döneminde boyun ağrısı çekerler. Boyun ağrısı sadece boyuna lokalize olabileceği gibi kol ağrısıyla birlikte de olabilir. Boyun ve kol ağrılarının yaklaşık üçte biri tekrarlar. Bel ağrısına göre boyun ağrısının sıklığı daha az ve çok az sakat bırakıcıdır.
Çok sayıda bozukluk boyun ağrısına neden olur. Başlıca boyun ağrısı sebepleri şunlardır: Doğumsal anomaliler, tümörler, travma, osteoporoz (kemik erimesi), dejeneratif (yıpranma) bozukluklar (kireçlenme, boyun fıtığı gibi), enfeksiyöz lezyonlar (tüberküloz, bruselloz gibi), yumuşak doku romatizmaları, torasik çıkış sendromları, iltihaplı romatizmalar (romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi), psikolojik bozukluklar, iç organlardan yansıyan ağrılar (kalp, akciğer, safra kesesi hastalıkları sonucu).
Travmalar ve kötü postür sonucu gelişen boyunda lokal ağrı ve tutuklukla karakterize bir klinik tablodur. Alışılmamış bir hareket yapmak, sportif aktiviteler, daktilo yazmak, kitap okurken yapıldığı gibi boyunu uzun süre sabit konumda tutmak, yatarak televizyon seyretmek, uygun olmayan yastık ve yatakta yatmak gibi nedenler zorlanmaya (servikal strain) yol açabilir. Boyunun arkaya doğru normal eğriliği kas spazmı nedeniyle düzleşir. Hareketler ağrılı ve kısıtlıdır. Radyolojik tetkikler genellikle normaldir. Patolojinin yumuşak dokuda ve dejeneratif değişikliklerin başlangıç döneminde olduğu düşünülür. Servikal strain kısa süreli istirahatla düzelebilirse de ağrı kesici, iltihap giderici ilaçlar ve kas gevşeticiler vermeyi gerektirebilir. Ağrı ve kas spazmının azaltılmasında, fizik tedavi araçları oldukça yararlıdır. Tekrarların önlenmesi için kötü postür düzeltilmeli ve kas gücünü arttırıcı egzersizler verilmelidir.
Boyun omurgasını meydana getiren yapıların dejenerasyonu sonucu ortaya çıkan ve buna bağlı sinir ve damar bozukluklarını da içeren klinik tablodur. Tıpta servikal spondiloz, servikal artroz gibi isimler verilir.
Yaşlanma, günlük hayatın gerilimleri, boyun hareketleri ve pozisyonları, makro ve mikro travmalar ve ruhsal gerginlikler diskin yapısını ve beslenmesini bozmaya ve sonunda değişik derecelerde diski dejenere etmeye yönelik faktörlerdir. Kalıtım, çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonlar ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar da disk dejenerasyonu yapan faktörler olabilir.
Belirtiler 18 yaşından itibaren görülebilir ve sıklığı yaşla artar. 50 yaşından sonra iyice belirginleşir. Başlıca belirti ve bulgular boyun ağrısı, tutukluk, kas spazmı, hassasiyet ve hareket kısıtlılığıdır. Ağrı boyundan başa da yayılabilir. Spondiloza bağlı sabah tutukluğu kısa sürelidir. Çoğunlukla bir kaç dakikada geçer. Sinir kökü basısı olduğu zaman kola yayılan ağrı, uyuşma, karıncalanma, soğuk veya sıcak hissi, iğnelenme olur. Omurilik basısı olursa yürüme güçlüğü olabilir. Boyundan beyine giden damarların bası altında kalmasıyla baş dönmesi, kulak çınlaması, bulanık görme, baş ağrısı ortaya çıkar.
Görüntüleme yöntemleri (düz grafi, bilgisayarlı tomografi, MR, ultrasonografi), sintigrafi, elektrofizyolojik yöntemler (EMG) ve laboratuvar tetkiklerinden yararlanılır.
Servikal spondilozlu hastaların çoğu konservatif (ameliyatsız) tedavi ile iyileşir. Bele göre boyunda daha kısa sürede daha başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Akut ağrılı dönem tedavisi istirahat, korseleme, yüzeyel ısı ve ilaçları içerir. Servikal omurganın istirahatını temin etmek, hareketlerini kısıtlamak ve boyuna binen başın ağırlığını azaltmak için servikal korse kullanılabilir. Korseliyken atrofiyi engellemek için egzersize zaman yitirmeden geçilmelidir. Ağrılı bölgelere yapılan lokal enjeksiyon ağrı ve spazmın iyileşmesine yardımcı olabilir. Subakut ve kronik dönemde yüzeyel ısıtıcılarla birlikte derin ısıtıcılar da uygulanır. Isı vazodilatasyon yaparak ve kan akımını artırarak dokunun beslenmesini ve metabolik artıkların atılımını kolaylaştırır. Böylece bir taraftan kas spazmını ve ağrıyı azaltırken bir taraftan da doku tamir sürecini başlatarak nüksleri geciktirir. Boyun ağrılı hastalarda sıklıkla verilen bir tedavi olmamakla birlikte masaj ağrılı kas spazmını hafifletir, dolaşımı artırır, kontraktürleri ve yapışıklıkları mobilize eder ve hastaya psikolojik bir rahatlık verir. Manipulasyonla dramatik iyileşme sağlanabilir. Egzersizler hastanın kendini en iyi hissettiği saatlerde yapılmalıdır. Bu genellikle sabah saatleridir. Hasta eğitimi postür ve günlük yaşam aktivitelerini içermektedir. Tamamlayıcı tıp açısından nöralterapi, manuelterapi tedavisi etkili sonuç almada diğer tedavilere göre üstünlük göstermektedir.
Omurgada meydana gelen fıtıkların %95’i belde, %3-4’ü boyunda görülür. Hasta çoğunlukla ani başlayan boyun ve kol ağrısından yakınır. Ağrı ile birlikte uyuşma ve karıncalanma bulunabilir. Ağrı boyun hareketleri, öksürme ve hapşırmayla şiddetlenir. Fizik tedavi ile birlikte yapılan nöralterapi, ligaman elastikiyetine bağlı sorunlarda proloterapi ve ozon boyun fıtığında etkili olabilir.