Fonksiyonel bir barsak hastalığı olup, müphem bir karın ağrısı, karında şişkinlik, dışkılama sıklığında ve dışkı kıvamında değişikliklerle seyreden kronik bir hastalıktır. Spastik kolon, spastik barsak, mukozal kolit ve spastik kolit gibi isimleri de bulunmaktadır. Barsaklarda yapısal problem yoktur, tanı klinik bulgular ve diğer hastalıkların olmadığı tespit edildikten sonra konur. Barsaklarla ilgili yukarıda tariflenen yakınmalar diğer birçok barsak hastalığında bulunurken, irritable barsak sendromunda dışkılama ile hafifleyen karın ağrısı çok tipiktir.
Genellikle 40 yaşından sonra başlayan kronik bir hastalıktır. Genel popülasyonun %30’ undan fazlası hayatının belirli bir zaman diliminde bu hastalıktan etkilenmektedir. Kadınlarda 2-3 kat daha fazla gözlenmektedir. IBS olan kişilerde depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik rahatsızlıklara 2 kat daha fazla rastlanmaktadır.
IBS’u nedenlerini tam olarak ortaya koymak mümkün değildir. Ancak yapılan araştırmalarda, IBS olan kişilerde kalın barsak hareketlerinde anormallik ve barsak duvarındaki kaslar ile sinirler arasındaki iletimde bozukluk olduğu tespit edilmiştir. Bunun sonucunda barsak dışkıyı atabilmek için birbiri ile uyumsuz hareketler yapmakta ve kişide karın ağrısı, şişkinlik ve dışkı kıvamı ve miktarı ile ilgili sorunlar meydana gelmektedir. Ayrıca bazı kişilerde kalın barsak duvarının gerilmeye çok duyarlı olduğu normal bir insanda rahatsızlık yaratmayacak miktardaki dışkının bu kişilerde barsak duvarının duyarlılığına bağlı olarak gerilme ve şiddetli ağrıya neden olduğu da tespit edilmiştir. IBS olan bazı kişilerde ise ince barsaklarında aşırı miktarda bakteri olduğu yapılan bir takım özel testlerle tespit edilmiş ve buna bağlı olarak şikâyetleri olduğu görülmüştür. Kişinin vücut direncindeki sorunlar normalde kalın barsakta bulunması gereken bakterilerde değişiklik olmasına ve kalın barsak duvarında hafif inflamasyona neden olur, bu durumda IBS bulgularının otaya çıkmasına neden olabilmektedir. Psikiyatrik rahatsızlıklar ve IBS arasındaki ilişki tam olarak ortaya konamamıştır. Ancak panik bozukluk, major depresyon ve hipokondriyaklarda (Halk arasında hastalık hastası da denilmektedir.) IBS şikâyetlerine çok sık rastlanmaktadır.
IBS için en tipik bulgu, “dışkılama ile hafifleyen karın ağrısı” dır. Dışkı kıvamı ve dışkılama sıklığında değişikliklere çok sık rastlanmaktadır. Kabızlık, diyare veya ara ara kabız ve ishal atakları şaklinde dışkılama olabilir. Ayrıca çok sert kıvamlı dışkılama ve buna bağlı ağrı görülebilir. Bunların haricinde acil tuvalete gitme ihtiyacı, gaz ağrıları, dışarıdan gözle görülecek kadar şişmiş karın (sıklıkla kemer gevşetmek zorunda kalındığı ifade edilir), yetersiz dışkılama hissi, dışkıyı tam boşaltamama görülür. Stres şikâyetlerinin daha da artmasına neden olabilmektedir. Ancak aşağıdaki semptomlar IBS için tipik değildir. Bu durumda acil olarak doktora gidilmesi önerilir.
IBS’da tanı, kalın barsakta aynı şikâyetlerle seyreden başka hastalıkların (tümör, iltihabi barsak hastalığı vb.) olmadığı tespit edildikten sonra konur. Bunun içinde öncelikli olarak ayrıntılı hikâye alınması ve fizik muayene yapılması gerekir. Kan tetkikleri, dışkıda gizli kan, fleksible sigmoidoskopi ya da kolonoskopi ile barsak içinin tam olarak görülmesi ve görüntüleme yöntemleri (barsak filmleri gibi) gibi testlerin yapılması gerekebilir.
Dikkatli bir öykü, muayene, sınırlı laboratuar ve her hastanın gereksinimine göre düzenlenmiş yapısal değerlendirmelerle genellikle sağlıklı bir tanı konabilir. IBS tanısı genellikle herhangi bir test yapılmaksızın konabilir. Tanı sonrasında, klinik özelliklerde bir değişiklik, yeni araştırmaları gerektirir. Ancak tekrarlama beklenebilir ve gereksiz testler hastanın tanıya ve doktora olan güvenini sarsabilir.
Tedavi semptomların ciddiyetine ve hakim olan semptoma göre ayarlanmalıdır. Tedavi stratejisi; semptomların şekli ve ciddiyet derecesi, gıda alımı ve /veya defekasyonla ilişkisi, fonksiyonel yetersizliğin derecesi ve psikososyal problemlerin mevcudiyeti üzerine kurulmaktadır. Özellikle yatkın hastalarda panik bozukluğu, duygu-durum bozuklukları ve post-travmatik stres bozukluğu, uyku bozukluğu ve baş etme bozukluğu sık görülür.
IBS kanser veya hayatı tehdit eden bir hastalık değildir. Kansere, kanamaya, iltihabi barsak hastalığına (Ülseratif kolit, Crohn hastalığı) neden olmaz. Tedavi de en önemli yaklaşım IBS’na neden olan ve şiddetlendirebilen stresten uzak durulmasıdır. Bazı kişilerde stresin azaltılması, davranış tedavisi, biofeedback, gevşeme egzersizleri IBS bulgularının hafifletilmesine yardımcı olmaktadır.
Hafif ve orta derecede şikâyetleri olanlarda diyet alışkanlıklarında değişiklik önerilmektedir. Günlük diyette zor öğütülebilen ve barsak pasajını hızlandıran yiyeceklerin yenilmesi bulguların azalmasını sağlayabilir. Dışkı yumuşatıcı yiyecekler, psyllium tohumu (karnıyarık otu) gibi besin maddelerinin diyete eklenmesi karın kramplarının azalmasına, yumuşak dışkı oluşmasına, ishal oluşumunun engellenmesine yardımcı olabilir. Bol su tüketilmesi dışkının yumuşamasına ve kabızlığın azalmasına katkıda bulunabilir. Kepekli yiyecekler, meyveler, salata ve sebzeler (kabak, brokoli, fasulye) gibi yiyecekler barsak pasajını hızlandırırlar. Yüksek proteinli yiyecekler ve düşük yağlı yiyecekler tavuk, hindi, balık, yağsız et, süt, düşük yağlı peynir sağlık için çok faydalıdır. Lifli yiyecekler (işlenmemiş lifli gıdalar çok çeşitlidir, besin değeri yüksek ve çok ucuzdur), meyveler (üzüm, portakal, erik…), salatalar (ıspanak en iyisidir) ve sebzeler (brokoli, yeşil fasulye vb) hem sağlıklı hem de barsağın dostu yiyeceklerdir. Hastalara yumuşak kıvamlı dışkı çıkartacak şekilde beslenme önerilmelidir. Sodyum ve şekerden düşük, her çay kaşığına 6 gram fiber (posa-lif) olmalıdır.
İBS’nin bütün patofizyolojik özellikleri göz önüne alınırsa Nöralterapi tedavisi ile enterik istemin düzenlenmesi ile motoilite bozukluğu ve visseral hipersensitivite düzeltilebilir. Beyin- bağırsak eksenindeki iletişim hatalrı giderilebilir. Hormonal aks üzerinde otonom ve hormonal disfonksiyonu düzenleyici mekanizmalar harekete geçirebilir. Ek tedavi olarak ozon ve pulsatif manyetik alan tedavisi uygulanabilir.
Ağız yoluyla alınan, bağırsaklara yerleşerek mikrobiyal dengeyi olumlu yönde arttırıcı etkide bulunan insan sağlığına faydalı organizmalara “probiyotik” denir. En yaygın probiyotik bakteri “laktobasilli” olup “yoğurtta” fazlaca bulunmaktadır. Barsaklarımızda sindirime yardımcı olan ve barsakların sağlıklı kalmasını sağlayan yararlı bakterilerin yanı sıra zararlı bakteriler de vardır. Normalde yararlı bakteri sayısı çok daha fazladır. Antibiyotikler, uzun süreli doğum kontrol hapı kullanımı, aşırı stres, şeker ve rafine karbonhidratların (beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz makarna gibi) ağırlıkta olduğu beslenme biçimleriyle bu denge bozulabilmekte ve zararlı bakterilerin sayısı artabilmektedir. Probiyotikli yoğurtlar kalın barsak direncini düzenleyerek mevcut inflmasyonu baskılayabilir ve yararlı bakteri sayısını arttırıp dengeyi sağlayarak şikâyetlerin hafiflemesine neden olabilirler. Bu nedenle İBS’u olan bireylerin her gün bir kâse probiyotik yoğurt yemeleri önerilebilir.
Irritable Barsak Sendromunda Hangi Besin ve Alışkanlıklardan Kaçınılmalıdır? Çok yağlı ve kızartmalı gıdalardan uzak durulmalıdır. Kahve ve alkol kramplara ve ishale neden olabilir. Sıklıkla tatlandırıcılarda bulunan sorbitol ve doğal balda, bazı meyvelerde bulunan fruktoz barsaklardan iyi emilemeyebilir, kramplara ve ishale yol açabilir. Doktorunuz gerekli görürse sizden kafein, kahve, çay, çikolata, kolalı-alkollü içecekleri kesmenizi tavsiye edebilir. Aynı şekilde sigaranın İBS semptomlarını arttırıcı etkisi vardır.