Diyabetik nöropati, uzun süreli Tip I veya Tip II diabetes mellitus seyri sırasında periferik sinir sisteminde hasar oluşmasıdır ve diabetik retinopati ve diabetik nefropati gibi komplikasyonlarından biridir. Hastalarda hiç bir belirti veremeyebileceği gibi el ve ayaklarda ağrı, uyuşma, iğnelenme belirtilere neden olabilir. İlerlemiş vakalarda kaslarda güçsüzlük, dokularda beslenme bozuklukları, ciltte renk değişikliklerine neden olabilir. Diabetik nöropati kol bacak gibi uzuvları etkilediği gibi, barsak, üriner, seksüel fonksiyonlar, kalp gibi iç organ ve sistemleri de etkiliyebilir.
Diyabet toplumda %7 ‘nin üzerinde görülmektedir. Diyabetik hastaların yaşam boyu %60-70’inde diabetik nöropati gelişmektedir. Diabetik nöropati, diabetin başlamasından sonra herhangi bir zamanda ortaya çıkabilirse de yaş, hastalık süresi, uzun boy, sigara, kolesterol, hipertansiyon gibi faktörlerle ortaya çıkma olasılığı artar. Diabet süresi 10 yılı aşmış hastalarda diabetik nöropati ortaya çıkma riski oldukça artmıştır. Kötü kan şekeri kontrolü, obesite ve hipertansiyonun varlığı bu riski daha da yükseltir.
Yapılan araştırmalar kan şekeri veya glukoz yüksekliğinin sinir hasarının temel nedeni olduğunu göstermektedir. Diabette sinir hasarı ,metabolik nedenlerle periferik sinir aksonlarında beslenme bozukluğu, kılcal damar dolaşımında yetmezliğe bağlı iskemi, yüksek kan yağları , otoimmun (bağışıklık sisteminin organizmanın kendisine saldırısı) olarak sinir hasarı, karpal tünel sendromu gibi mekanik nedenler, sinir dokusundaki hasara kalıtsal yatkınlık, alkol ve sigara kullanımı gibi faktörlerin etkisi ile oluşmaktadır.
Diabetik nöropatinin belirtileri etkilenen sinirlere, etkilenme şiddetine ve hastalığın süresine bağlı olarak değişiklik gösterir. Hastalığın başlangıcında ellerde, ayak uçlarında hafif uyuşma, karıncalanma, yanma, üşüme gibi belirtiler varken ilerlemiş vakalarda, şiddetli ağrılar, deride renk değişiklikleri, kaslarda erime gibi belirtiler eklenir. Daha ileri vakalarda diabetik otonomik nöropati denilen, mide barsak, kalp gibi iç organları da etkiliyen belirtiler görülmeye başlanır. Kalbe ait otonomik ve ağrı sinir liflerinin hasarı ile sessiz miyokard enfarktüsü denilen, hastanın farketmediği kalp krizleri de diyabetin seyri içinde karşılaşılabilen nadir durumlardan biri olur.
Diabetik nöropatide periferik sinir sistemi değişik şekillerde etkilenebilir. En sıklıkla el ve ayaklarda uçları tutan (distal), simetrik, hem duysal hem de motor sinirleri etkiliyen tipi görülür. Bunlar dışında yalnız bir siniri etkiliyen, birden çok tek siniri etkiliyen tipleri de görülebilir. Ayrıca kafa sinirlerinde de hasar oluşturabilir. Otonomik nöropati, ani tansiyon düşüklükleri (hipotansiyon) veya kalp ritm problemlerine yol açabilmesi ile en çekinilen tiplerinden biridir.
Diabetik nöropati, periferik sinir uzantılarının kılıf yapılarını tutabildiği gibi (miyelin kılıfı) doğrudan aksonu veya her ikisini birden etkiliyebilir. Bu etkilenmenin türü de hastalığın belirtilerinde değişikliğe neden olabilir.
Diabetik nöropatide görülebilen yakınma ve belirtiler:
Tedavi
En önemlisi kan şekerinin normal sınırlarda kalmasının sağlanmasıdır. Sağlıklı beslenmek, yüksek yağ ya da şeker içeriği olan gıdalardan uzak durmak şarttır. Aşırı kiloların verilmesi de diabetin kontrol altına alınması ve diabetik nöropati oluşumunun önlenmesi için çok önemlidir. Düzenli egzersiz ve ilaçların düzenli kullanımı tüm bunlar için yardımcı olacaktır.
Tedavide; ilk adım ağrı kesici etkisi olan çeşitli ilaçların kullanılmasıdır.İlaç tedavisiyle yeterli ağrı kesilmesi sağlanamayan hastalara çeşitli girişimsel ağrı tedavileri uygulanabilir. Bunlar içinde özellikle etkili olanları ağrı iletiminde önemli rol oynayan sempatik sinir sisteminin bloklarıdır. Bu hastaların şikayetlerinin sistemik bir hastalıktan kaynaklandığı düşünülürse tedavinin de tüm bedeni içine alacak, bütünsel bir yaklaşımla yapılması gerektiği anlaşılacaktır.