Şifalı bitkilerle tedavi anlamına gelen Fitoterapi, farmakolojinin bir dalıdır. Fitoterapi, bitkilerin içerdiği kimyasal maddeleri belirli doz ve şekillerde kullanarak hastalıkları önleme ve tedavi etmektir.
Beden, birbirini tamamlayan sistemlerin oluşturduğu bir bütündür ve şifalı bitkilerle tedavi bilimi olan Fitoterapi de bu gerçeği savunur. Şifalı bitkiler, kısa sürede hastalıkları tedavi etmekten çok uzun süreli bir yaşam biçimi olarak değerlendirilmelidir.
Fitoterapi, ilk çağlardan beri uygulanan bir tedavi yöntemidir. Günümüzde de hastalıkların önlenmesi, sağlıklı ve zinde bir yaşam için şifalı bitkiler tamamlayıcı bir tıp yöntemidir. Aslında bitkiler yalnızca hasta olunca değil, hasta olmamak için, bağışıklık sistemini destekleyici olarak da kullanılmalıdır.
Kimya sanayinin sunduğu çeşitli ürünler, tarımda, sebze ve meyve üretiminde yoğun biçimde kullanılan kimyasal gübreler, çeşitli haşarat öldürücü ilaçlar, hormon takviyeleri hastalıklara yakalanma riskimizi arttırıyor. Ayrıca tarımda ve hayvancılıkta yapılan genetik müdahaleler, besinlerimizi doğal halinden uzaklaştırmaktadır.
Söz konusu kimyasalların önemli bir bölümü, alerjilere, bağışıklık sistemimizin bozulmasına, çeşitli organlarda depolanarak deri döküntülerine, virutik hastalıkların yayılmasına sebep olmaktadır.
Günümüzde de bu sonuçların ortaya çıkması insanlarda, doğal bitkisel ilaçlara, organik gıdalara karşı büyük bir ilginin uyanmasına neden olmuştur. Bugün pek çok ilaç, bitkilerden elde edilen kimyasal maddeler temel alınarak ya da başka kimyasallarla karıştırılarak endüstriyel bir biçimde hazırlanmaktadır
Şifalı bitkileri tanıtırken, holistik yani bütünsel tıptan söz etmek yerinde olacaktır. Holistik tıpta, bitkilerle ve doğru seçilmiş besinlerle bedenimizdeki bozulmuş dengeleri düzelterek daha sağlıklı olmak mümkündür. Zaten hastalıklarımızın nedeni de bedeni oluşturan organlar arası ahengin bozulması ve enerjinin bloke edilerek akışının engellenmesidir.
Günümüzde de dünyanın hemen her yerinde anemi, kilo kaybı, halsizlik, soğuk algınlığı, kronik gastroenterit, romatoid artrit, alerjik, dermatit, ürtiker, bronşiyal astım gibi saymakla bitmeyecek pek çok hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Pek çok kişi doğal olan tedavi yöntemlerinin zararsız olduğuna inanmaktadır. Oysaki uygun dozda ve sıklıkta kullanılmadığında, yarardan çok zarar verebileceği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.
Ancak tüm dünyada bitkisel ürünler yasal alanda gıda katkısı olarak ele alındıkları, ilaç kabul edilmedikleri için ciddi bir kontrol ve denetime tabi tutulmamaktadırlar. Bu da var olan bitkisel ürünlerin daha da dikkatli ele alınmasını gerektirmektedir.
Fitoterapi ürünlerde izlenen ciddi klinik sorunlar, bu ürünlerin genellikle ehil olmayan, amatör kişilerce uygulanması veya bilinçsiz belki de umutsuz hastaların kendi başlarına bir alternatif arayışları neticesinde ortaya çıkmaktadır. Pek çok olumlu etkileri gözardı edilemeyen fitoterapinin, ancak hastayı bir bütün halinde ele alıp, hastalığı doğru teşhis edip, hastaya uygun dozda ve gerekli bitkisel preparatları hastaya uygun dozda verebilecek, bu konuda eğitim almış hekimler tarafından hastaya verilmesi en doğrusudur.
Sonuç olarak fitoterapi doktorlarımız tarafından standardize edilmiş eczanelerde satılan bitkisel gıda takviyeleri ile bilimsel tedaviye destek olarak uygulanmalıdır.